

Yaz Aylarında Sağlıklı Kalmanın 7 Yolu
Yaz aylarında artan sıcaklıklarla birlikte sağlığınıza daha fazla dikkat etmeniz gerekir. Bol su tüketin, güneşin zararlı etkilerinden korunmak için saat 11:00 ile 16:00 arasında dışarı çıkmamaya özen gösterin. Hafif ve besleyici yiyecekler tercih edin. Meyve ve sebzelere ağırlık vererek vücudunuzun vitamin ve mineral ihtiyacını karşılayın. Özellikle C vitamini içeren besinler bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Güneş kremi kullanımını ihmal etmeyin ve tercihen 50 faktör koruma sağlayan ürünleri seçin. Açık renkli, bol ve pamuklu kıyafetler giyerek vücudunuzun nefes almasını sağlayın. Düzenli egzersizi ihmal etmeyin ancak serin saatlerde yapın. Son olarak, klima kullanırken ortam ile dış mekan arasındaki sıcaklık farkının 5-6 dereceden fazla olmamasına dikkat edin.
Uzm. Dr. Elif Yılmaz
Düzenli Uyku Kalbinizi Korur
Uyku düzeni sadece dinlenmekle kalmaz, aynı zamanda kalp sağlığınızı da doğrudan etkiler. Yapılan araştırmalara göre günde 7-8 saat uyuyan bireylerin kalp rahatsızlıklarına yakalanma riski daha düşüktür. Düzensiz ve yetersiz uyku, hipertansiyon ve koroner arter hastalığı riskini artırır. Uyku apnesi gibi uyku bozuklukları, tedavi edilmediğinde kalp krizi riskini iki katına çıkarabilir. Sağlıklı bir uyku için düzenli bir uyku saati belirlenmeli ve buna sadık kalınmalıdır. Yatmadan önce elektronik cihazlardan uzak durmak, kafein tüketimini azaltmak ve yatak odasını serin ve karanlık tutmak, uyku kalitenizi artırabilir. Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersiz yapmak da uyku kalitenizi ve kalp sağlığınızı olumlu etkiler.
Dr. Ahmet Demir
Çocuklarda Alerji Belirtileri ve Tedavisi
Bahar aylarında çocuklarda alerjik reaksiyonlar artış gösterebilir. Gözlerde kaşıntı, burun akıntısı ve cilt döküntüleri en sık görülen belirtilerdir. Alerji tedavisinde ilk adım, alerjenin tespit edilmesidir. Çocuğunuzda alerji şüphesi varsa, bir alerji uzmanına başvurarak test yaptırmanız önemlidir. Testler sonucunda belirlenen alerjenlere maruz kalmayı en aza indirmek gerekir. Ev tozu akarları için yatak takımlarının sık yıkanması, evcil hayvan tüylerinden uzak durulması ve polen alerjisi olan çocukların polen mevsiminde dışarı çıkarken maske takması faydalı olabilir. Doktor tarafından reçete edilen antihistaminikler, nazal spreyler ve göz damlaları semptomları hafifletebilir. Ağır alerjik reaksiyonları olan çocuklar için alerji aşısı (immünoterapi) bir seçenek olabilir. Unutmayın, doğru teşhis ve tedavi ile çocuğunuz alerjileriyle daha rahat bir yaşam sürebilir.
Çocuk Sağlığı Uzmanı Dr. Zeynep Kurt
D Vitamini Eksikliği ve Belirtileri
D vitamini eksikliği yorgunluk, kemik ağrısı ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Güneş ışığına yeterli düzeyde maruz kalmak ve doktor kontrolünde takviye almak önemlidir. D vitamini, kemiklerin sağlıklı gelişimi ve korunması için gerekli olan kalsiyumun emiliminde kritik rol oynar. Eksikliğinde osteoporoz, osteomalazi gibi kemik hastalıkları riski artar. Ayrıca D vitamini eksikliği depresyon, kas zayıflığı ve kronik ağrılara da neden olabilir. Vücudumuz D vitaminini esas olarak güneş ışığı yardımıyla sentezler. Özellikle kış aylarında ve az güneş gören bölgelerde yaşayanlarda eksiklik riski daha yüksektir. Yağlı balıklar, yumurta sarısı ve zenginleştirilmiş süt ürünleri D vitamini içeren besinler arasındadır. Ancak sadece besinlerle yeterli D vitamini almak zordur. Bu nedenle doktor kontrolünde D vitamini seviyenizi ölçtürmek ve gerekirse takviye kullanmak sağlığınız için önemlidir.
Uzm. Dr. Mert Kaya
Pandemi Sonrası Ruh Sağlığınızı Nasıl Korursunuz?
Pandemi dönemi, birçok kişi için yoğun stres ve kaygı yaratmıştır. Bu dönemin ardından ruh sağlığınızı korumak için düzenli egzersiz yapın, sosyal bağlantılarınızı güçlendirin ve gerekiyorsa bir uzmandan destek alın. Pandeminin getirdiği belirsizlik ve kaygı durumu, kronik strese dönüşebilir ve uzun vadede ruh sağlığınızı olumsuz etkileyebilir. Günlük rutinler oluşturmak, kendinize zaman ayırmak ve hobi edinmek iyileşme sürecinde önemlidir. Düzenli uyku, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite, ruh sağlığınızı destekleyen temel unsurlardır. Aileniz ve arkadaşlarınızla sağlıklı iletişim kurmak, duygularınızı paylaşmak ve sosyal izolasyonu azaltmak da önemlidir. Sürekli haber ve sosyal medya takibini sınırlandırmak, kaygı düzeyinizi kontrol altında tutmanıza yardımcı olabilir. Unutmayın, ruh sağlığı sorunları yaşamak utanılacak bir durum değildir ve profesyonel yardım almak iyileşme sürecini hızlandırır.
Psikolog Derya Tunç
Mevsim Geçişlerinde Bağışıklık Nasıl Güçlendirilir?
Soğuk algınlığına karşı direnç kazanmak için düzenli beslenme ve egzersiz şart. Mevsim geçişlerinde bağışıklık sistemimiz daha hassas hale gelir ve çeşitli enfeksiyonlara karşı savunmasız kalabilir. Bu dönemlerde C ve D vitamini, çinko ve selenyum gibi antioksidan içeren besinlere ağırlık vermelisiniz. Turunçgiller, kivi, çilek, brokoli, sarımsak ve zerdeçal gibi besinler bağışıklık sisteminizi destekler. Probiyotik içeren yoğurt ve kefir tüketimi bağırsak floranızı güçlendirerek bağışıklığınıza katkı sağlar. Günde en az 2 litre su içerek vücudunuzu toksinlerden arındırabilirsiniz. Düzenli ve yeterli uyku, vücudunuzun kendini yenilemesi için kritik önem taşır. Stres yönetimi de bağışıklık sisteminizi güçlü tutmak için önemlidir. Meditasyon, yoga veya düzenli yürüyüşler stres seviyenizi düşürmeye yardımcı olabilir.
Diyetisyen Ayla Şahin
Ofis Çalışanları İçin Egzersiz Önerileri
Uzun süre oturarak çalışanlar için pratik egzersiz hareketleri ile kaslarınızı rahatlatın. Masabaşı çalışma, kas iskelet sistemi sorunlarına, duruş bozukluklarına ve kronik ağrılara neden olabilir. Her saat başı en az 5 dakika ayağa kalkarak basit germe egzersizleri yapmanız, kan dolaşımınızı hızlandırır ve kas gerginliğini azaltır. Omuz silkme, boyun döndürme ve bilek rotasyonları gibi hareketler, gün içinde kolayca uygulanabilir. Masanızda oturarak yapabileceğiniz karın kaslarını sıkma ve kalça kaldırma egzersizleri de faydalıdır. Ofis sandalyenizin ergonomik olması, dirseklerinizin 90 derece açıda ve monitörünüzün göz hizasında olması duruş bozukluklarını önler. İş çıkışında 30 dakikalık tempolu yürüyüş, yüzme veya bisiklet sürme gibi aktiviteler, gün boyu biriken stresi atmanıza ve kas gücünüzü korumanıza yardımcı olur.
Fizyoterapist Hasan Uçar
Ramazanda Sağlıklı Beslenme Nasıl Olmalı?
İftar ve sahur öğünlerinde dengeli bir beslenme planı ile hem enerjik kalın hem de sağlığınızı koruyun. Ramazan ayında oruç tutarken metabolizmanın yavaşlaması ve yeme düzeninin değişmesi, kilo alımına veya sindirim sorunlarına yol açabilir. İftarda hızlı bir şekilde yemek yemek yerine, önce bir bardak su ve hurma ile orucunuzu açıp, 10-15 dakika ara verdikten sonra ana yemeğe geçmeniz mide problemlerini önler. İftar menünüzde protein, karbonhidrat ve sağlıklı yağları dengeli şekilde bulundurun. Sahurda ise uzun süre tok tutan kompleks karbonhidratlar (tam tahıllı ekmek, yulaf) ve protein açısından zengin besinler (yumurta, peynir) tercih edin. Aşırı tuzlu, şekerli ve kızartılmış yiyeceklerden kaçının. İftar ile sahur arasında en az 2-2,5 litre su içmeye özen gösterin. Ramazanda hafif egzersizler yapmaya devam ederek metabolizmanızın yavaşlamasını önleyebilirsiniz.
Uzm. Dr. Aysun Bozkurt
Migren Ağrılarıyla Baş Etme Yöntemleri
Işık ve ses hassasiyetine neden olan migren, yaşam kalitesini düşürebilir. Ancak bazı basit önlemlerle kontrol altına alınabilir. Migren, genellikle baş ağrısı dışında bulantı, kusma, ışık ve ses hassasiyeti gibi belirtilerle kendini gösterir. Düzenli uyku, düzenli beslenme ve stresten uzak bir yaşam tarzı, migren ataklarını azaltmada etkilidir. Migren tetikleyicilerinizi belirlemek için bir baş ağrısı günlüğü tutabilirsiniz. Bazı yiyecekler (peynir, çikolata, alkol), uyku düzensizliği, aşırı stres ve hormonal değişimler migreni tetikleyebilir. Atak sırasında karanlık ve sessiz bir odada dinlenmek, başınıza soğuk kompres uygulamak semptomları hafifletebilir. Migren için çeşitli ilaç tedavileri mevcut olup, doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Düzenli egzersiz, meditasyon ve stres yönetimi teknikleri, migren ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltmada yardımcı olabilir.
Nörolog Dr. Levent Eren
Erken Teşhisin Kanser Tedavisindeki Önemi
Kanserde erken teşhis, tedavi sürecini olumlu yönde etkiler. Belirtileri görmezden gelmeyin. Kanser erken evrede teşhis edildiğinde tedavi başarısı önemli ölçüde artar ve hayatta kalma oranları yükselir. Düzenli sağlık kontrolleri ve tarama testleri, kanserin erken evrelerde yakalanmasını sağlar. Meme, rahim ağzı, kolon, prostat ve cilt kanserleri için özel tarama programları mevcuttur. Vücudunuzdaki olağandışı değişimlere dikkat etmeniz çok önemlidir. Açıklanamayan kilo kaybı, yorgunluk, ateş, cilt değişimleri, uzun süren öksürük, sindirim sorunları veya olağandışı kanamalar kanser belirtisi olabilir. Ailenizde kanser öyküsü varsa, risk grubunda olduğunuzu unutmayın ve daha sık kontrolden geçin. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, tütün ürünlerinden uzak durma ve alkol tüketimini sınırlama gibi yaşam tarzı değişiklikleri kanser riskini azaltabilir.
Onkolog Dr. Serap Kılıç
Göz Sağlığınızı Korumanın 5 Basit Yolu
Dijital ekranlara uzun süre bakmak göz kuruluğuna neden olabilir. Göz sağlığınızı korumak için düzenli muayene şart. Özellikle bilgisayar başında çalışanlar için 20-20-20 kuralı önemlidir: Her 20 dakikada bir, 20 saniye boyunca 20 feet (yaklaşık 6 metre) uzağa bakmak gözlerinizi dinlendirir. Yeterli ve dengeli beslenmek, A vitamini, lutein ve zeaksantin gibi göz sağlığını destekleyen besinleri tüketmek önemlidir. Havuç, ıspanak, brokoli ve renkli meyveler bu besinlere örnektir. Güneş ışınlarından korunmak için kaliteli, UV korumalı güneş gözlükleri kullanın. Özellikle yüzme sırasında havuz suyunun gözlerinize zarar vermemesi için yüzücü gözlüğü takın. Sigara kullanımı katarakt ve maküler dejenerasyon riskini artırır, bu nedenle sigaradan uzak durun. Göz kuruluğunu önlemek için düzenli olarak göz kırpın ve gerekirse suni gözyaşı damlaları kullanın.
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Sönmez
Hamilelikte Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hamilelik sürecinde dengeli beslenme, düzenli kontrol ve düşük stres seviyesi hem anne hem bebek için önemlidir. Hamilelik planlaması aşamasında folik asit takviyesine başlamak, nöral tüp defektlerini önlemede kritik önem taşır. Düzenli doktor kontrollerini aksatmamak, bebeğin gelişimini takip etmek ve olası sorunları erken tespit etmek için esastır. Her trimesterde farklı besin ihtiyaçları olabilir, ancak genel olarak protein, kalsiyum, demir ve omega-3 açısından zengin bir beslenme düzeni oluşturulmalıdır. Hamilelikte alkol, sigara ve kafeinden uzak durulmalıdır. Fiziksel aktivite, doktorunuzun onayladığı ölçüde, hem fiziksel hem mental sağlığınızı destekler. Yüzme ve yürüyüş gibi düşük etkili egzersizler tercih edilmelidir. Ağır kaldırmaktan, tehlikeli sporlardan ve saunadan kaçınılmalıdır. Hamilelikte cilt bakımı ürünlerinin içeriğine dikkat edilmeli, retinol gibi zararlı olabilecek maddelerden uzak durulmalıdır.
Kadın Hastalıkları Uzmanı Dr. Nilay Aydın
Kış Aylarında Cilt Bakımı İpuçları
Soğuk havalar cildi kurutur. Nemlendirici kullanımı ve yeterli su tüketimi ile cildinizi koruyabilirsiniz. Kış aylarında cildimiz nem kaybına daha fazla maruz kalır ve kuruluk, çatlama, kızarıklık gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Öncelikle günlük su tüketiminizi artırarak içten nemlendirmeye önem verin. Cilt tipinize uygun, daha yağlı ve besleyici nemlendiricileri tercih edin. Yüz temizliğinde köpüren ve alkol içeren ürünler yerine, kremsi ve nemlendirici içeren temizleyiciler kullanın. Duş sürenizi kısaltın ve çok sıcak su kullanmaktan kaçının. Duştan hemen sonra, cildiniz hala nemliyken nemlendirici uygulamak daha etkilidir. Dudak çatlaklarını önlemek için düzenli olarak dudak balsamı kullanın. Evde nem oranını artırmak için nemlendirici cihazlar kullanabilirsiniz. E vitamini, hyaluronik asit ve gliserin içeren ürünler kış aylarında cildinizi besleyecektir.
Dermatolog Dr. Hande Uslu
Şeker Hastalığında Beslenme Planı Nasıl Olmalı?
Diyabet hastalarının beslenme düzeni, kan şekeri kontrolü için kritik öneme sahiptir. Şeker hastalığı yönetiminde dengeli ve düzenli beslenme, ilaç tedavisi kadar önemlidir. Karbonhidrat tüketimini kontrol etmek ve glisemik indeksi düşük besinleri tercih etmek gerekir. Tam tahıllı ürünler, baklagiller, sebzeler ve meyveler öğünlerinizde yer almalıdır. Beyaz ekmek, pirinç gibi rafine karbonhidratlar yerine bulgur, yulaf, kinoa gibi tam tahılları tercih edin. Öğün atlamamak ve gün içinde düzenli aralıklarla beslenmeniz kan şekeri dalgalanmalarını önler. Protein kaynakları olarak yağsız et, tavuk, balık ve baklagilleri tüketin. Doymuş yağlar yerine zeytinyağı gibi tekli doymamış yağları tercih edin. Her öğünde bir avuç kadar protein, yarım tabak sebze ve çeyrek tabak kompleks karbonhidrat dengesi sağlamaya çalışın. Su tüketimini artırarak metabolizmanızın düzenli çalışmasını destekleyin.
Endokrinoloji Uzmanı Dr. Burak Tunca